17 Aralık 2013

İKGT Geleneksel Rumelifeneri - Kilyos Yürüyüşü

İstanbul Kuş Gözlem Topluluğu olarak bu pazar Rumeli Feneri Kilyos arası yürüyüşteydik. Gelenekselleşen etkinliğe katılım oldukça yüksekti, özellikle yeni yüzlerin çokluğu dikkat çekti.

Herkesin tam vaktinde Hacıosman metroda olmasıyla 150 numaralı Rumeli Feneri otobüsüne atlayıp yola koyulduk. Sabahın 7'sinde otobüste neredeyse her koltukta bir kuş gözlemcisi görmek harikaydı. İşte o anların titrek ve otobüsteymişsiniz hissi veren fotoğrafları:


Rumeli Feneri'ne yaklaşık 7.50'de vardık ve özellikle ötücülerin hareketli olduğu sabah saatlerinde gözleme başlamanın karşılığına da aldık. Derken Küçük Karabatak köyün içinden geçen köprünün üstünden yaptığımız gözlemin öne çıkan türü oldu.

Yolumuza devam edip Ceneviz Kalesi'ne vardık ve burada uzun süreli bir gözlem yaptık. Denizkuşları bu noktanın ağır basanları oldu.  Yelkovanların kışa yaraşır biçimde artan sayıları yüzümüzü güldürdü, bir çoğumuz için yılın ilk Küçük Gümüş Martısı bu noktada görüldü. Bol bol Karabatak çalıştık, Tepeli ve normal karabataklar beraber geçişler yaparak karşılaştırma şansı tanıdılar. İstanbul Kuş Gözlem Topluluğu'nun yenileri de bu işten kârlı çıkıtılar. Ayrıntılarını sergileyerek önümüzden geçen iki Suna, bir Akdeniz Martısı ve başını erkenden karartmış Karabaş Martıya da çeşitlilik için teşekkürler.

Bu parkurun denizden uzak kalıp asfalta bastığımız kısacık bir bölümü var. Bu bölümde de ötücüler bizi yalnız bırakmadılar. Güzel havadan mıdır nedir, Maskeli Ötleğen ve Karatavuk erkeği güneşlenmeye çıkmışlardı. Tam bir seyir keyfi yaşattılar. Arıkuşlarının yuvalarının yanından geçip gelecekleri günleri yeniden iple çektik. Sanki bu parkur bir de baharda yürünse güzel mi olur ne?

Buradan sonrası kayalık üstü makide her yaşam alanının türünü görerek geçti denebilir. Gri Balıkçıl, Yeşilbaş, Karabatak, Tepeli Karabatak bir yanda Çayır İncirkuşu, İspinoz, Dağ Bülbülü bir yanda. Rumeli Feneri ile Kilyos arasındaki burunlara girerek, tepeleri aşarak, yeri gelince on patikadan doğru olanını yanlış olan diğer dokuzunu deneyip bularak geçti.

Hazar Martısı da kendisini gösterdi ve yine bizler tarafından Gümüş Martı diye es geçilirken rehberimiz Kerem Ali Boyla tarafından fark ettirildi.

Kuştan başka hiç bir şey düşünemediğimiz bir geziydi:
İstanbul Kuş Gözlem Topluluğu kocayemişlerle temsili resimde de görüldüğü gibi ilgilenedursun Atmaca karatavukların peşindeydi. Aksiyonu görenler oldu.

Öğlene doğru İKGT kuşların da biraz azalmasıyla denize nazır bir mola verdi. Yemeğimizi yerken yunusların martı ve karabataklarla işbirlikli avını gözledik.

Molamızı bitirdikten sonra da benzer bir coğrafyada kuşlar öğlen rehavetini yaşarken yürümeye devam ettik. Uzunya plajına vardığımızda su ihtiyacı olan ekip arkadaşımız için yavaşlamıştık ki, sadece birtakım şanslı arkadaşlara önce bir Çakır sonra da bir Gökçe Delice oldukça yakından gözüktü. Kaçıran İKGT'liler üzülürken görenler "Belki şu tepeyi aşınca..." diye teselliyi de bildiler. Tepenin üstünde görünense Kara Gagalı Sumru oldu.

O gün aşılacak hep bir tepe vardı, gidilecek hep bir sonraki burun. Bir sonraki burun oldukça dik bir kayalıkla denize kavuşuyordu, üzerinde dinlenen Karabatak ve Tepeli Karabataklar yine seyirlik.

Derelerden geçmeyi denedik, olmayınca dönüp sahipli arsanın bekçisini ikna ettik. Bunun ödülü son düzlükte bizi uğurlayan Uzun Kuyruklu ve Mavi Baştankaralar oldu. Bence bu çalışmada "Yine bekleriz." diyor arkadaş bize.

İstanbul Kuş Gözlem Topluluğu bu pazar kendi yolunu seçmeyi bildi mümkün olduğunda. Bir kısmı kayalardan atlarken, bir kısmı meşe ormanından geçerek inmeyi denedi aynı yolu. Rehberi Kerem'i adım adım takip etmeyi de bildi yeri geldiğinde, Kerem durunca durmayı, nefessiz kalıp çıt çıkarmadan o kuşu beklemeyi, kuş gelmeyince "pış pış" lamayı ... (Pış pışlamak geziye katılanların küçük sırrı olsun.) Yemeğini, suyunu, neşesini paylaşmayı zaten bilirdi, yeniler de kendini yeni hissetmeden bu ruha katılabildi.

Gezi biterken konuştuğum herkes yorgun, mutlu ve memnundu gününden. 21 kişiyi karşısında gördüğünde korkmak yerine oturup bizi izleyen sincabın da talebi bizi yeniden görmek olsa gerek. Onun da sabrına teşekkürler.
Ve tabi ki herkese bu güzel gün için teşekkürler. 

Rehberimiz Kerem Ali Boyla'ya teşekkürler. Tüm karabataklara aynı heyecanla baktığı ve yeni türlere değil tüm türlere değer verdiği, bu heyecanını yaymayı bildiği için.

Günün mutluluğundan bir parçayla bitsin, bakınız gülen yüzler.
Topluluk fotoğrafı Temel Gemici'ye, Ceneviz Kalesi ve mavi baştankara fotoğrafı Taner Şekercioğlu'na, diğer fotoğraflar Duygu Sezer'e ait.

Görülen/Duyulan Türler:
Tepeli Karabatak
Karabatak 
Küçük Karabatak 
Akdeniz Martısı
Kumru 
Küçük Kumru 
Karabaş Martı
Kaya Güvercini
Saksağan
Alakarga
Sığırcık
Kızılgerdan
İspinoz
Saka
Serçe
Büyük Baştankara
Mavi Baştankara
Uzun Kuyruklu Baştankara
Karabaşlı İskete
Küçük Karga
Leş Kargası
Çayır İncirkuşu
Dağ Kuyruksallayanı
Yelkovan
Küçük Gümüş Martı
Suna
Gri Balıkçıl
Yeşilbaş
Ak Kuyruksallayan
Karatavuk
Öter Ardıç
Dağ Bülbülü
Kukumav
Maskeli Ötleğen
Ketenkuşu
Hazar Martısı
Büyük ak Balıkçıl
Kara Boyunlu Batağan
Şahin
Saz Delicesi
Bahçe Çintesi
Çıtkuşu
Atmaca
Çakır
Gökçe Delice
Kara Kızılkuyruk
Bahri
Uzun Kuyruklu Baştankara
Mavi Baştankara
Kara Gagalı Sumru
Gümüş Martı

Katılanlar: 
Ahmet Yılmaz Vural 
Ali Rıza Altınok 
Belemir Canbek
Burçak Akçakaya
Buse Ebrem
Can Pürüzsüz
Duygu Sezer
Emrah Çoraman
Kerem Ali Boyla
Mehmet Eren Yalman
Nazlı Avcılar 
Oğulcan Özkanlı
Onur Ekincioğlu
Özgür Ekincioğlu
Pınar Ircağ
Recep Arman
Seda Kendir 
Soner Çetinkaya 
Songül Aksu
Taner Şekercioğlu
Temel Gemici